bu da başka bi masal haddızatında...

hiç varmıııış hep yokmuuuş… esrarengiz kahramanımız alaaddin salaş bi bar’da barmenlik görevini layıkiyle icra ettirmekteymiş…kansas’ta ona yakın arkadaşları Al derlermiş kısaca…o kadar samimi olmasakta masalı yazan kişi olarak ben de Al diycem… kendi barı olan Rockunzel’de barmenlik yapan Al’ın kokteylleri bütün kansas’ın dilindeymiş…Bir gün “Hey Al dostum nasılsın elimde işine yarayacak bişeyler var” diyerek bara giren nasreddin hoca hazırladığı “sex in the lake” kokteylinin formülünü uzatmış…bu ne hocam demeye kalmadan hoca “çok işim var ben kaçar hacı” diyerek eşeğine atlayıp gitmiş…o gece barda gönlü hovarda olan yedi cüceler çıkışta çorbacıya giderken alaaddin’i de çağımışlar… “bakın beyler…” demiş Al… “evde hanım bekliyo zaten geciktim” diyerek teklifi reddetmiş… z raporunu almış şartelleri kapatmış alarmın şifresini girmiş tam kapıyı kilitliyorken cadı gelmiş elinde bi tas ezo gelin çorbasıyla… Al sıcak sıcak iç cüceler gönderdi sana diyerek uzatmış…”waay cadı sağol ya pis işleri bırakıp servis elemanı mı oldun takdir ettim walla…”demiş Al safı… ve içmiş çorbayı… evet tahmin edildiği üzere bir daha uyanamamış… horultusu bütün kenti rahatsız ediyormuş… herkes bu durumu krala şikayet etmiş… çizmeli kedi bir basın toplantısında çizmesini bile fırlatmış krala… kral sonunda dayanamamış bütün kansas’ a haber salın ne kadar prenses varsa öperler mi döverler mi bi şeklini bulup uyandırsınlar şu adamı demiş… prenseslerin yapmadıkları şey kalmamış (bu kısım okuyucunun hayal gücüne bırakılmıştır)…ama uyanmamış Alaaddin… yanında çalışan elemanlardan biri barın klimasının kumandasını ararken Al’ın çekmecesinde bir kağıt bulmuş… “Alaaddin’in zehirli pompası” yazan bir kokteyl formülü…o sırada arkasında bir gölge belirmiş…gelen Keloğlan’mış…”evladım senin patronun nerde?!” diye sormuş…eleman Keloğlan’a olan biteni anlatmış…bırak şimdi sen o kokteyl formülünü filan ben ona bi tarhana çorbası yapayım uyansında bi iki el tavla atalım…çorbayı içen alaaddin ”saat kaç?..yuh telefonun alarmını da duymamışım ne uyumuşum arkadaş” diyerek kalkmış yataktan…”Keloğlan senin ne işin var Kansas City’de Nasreddin Hoca’ya da soracaktım arada kaynadı unuttum…” demiş… keloğlan keleş oğlanda ona “beyin göçü olm…baktık bütün ekşın burada bizde topladık bohçamızı sürdük eşeği…uçan halıya biraz benzin koklattık okyanusuda öylece geçtik” … o sırada kansas’ ın diğer yakasında olan bitene kıllanan yedi cüceler “neoöüüüülyuüüüür lan burda!!” diyerekten Al’ın barına dash into yapmışlar!… cadının peşinden gitmek için gerekli olan ipuçları için tüm kasabaya haber salan yedi bıdıkların...öhömmm yedi cücelerin yedisi birden cadıyı Kaf dağının tepesinde kıstırırlar…kıstırdıklarını sanarlar… kıstırdıkları her ne ise kıstırıp kıstıramadıklarını anlamadan kıstırdıklarını sandıkları şeye bi taraflarını kıstırırlar… bu cücelerden bi cacık olmayacağını anlayan kral “hay ben böyle işin..” adlı bir ferman yayınlayarak yurtta sulh cihanda sulh ilkesine benzer bir şekilde “tiz bu cadı buluna” şeklinde tweet atmış… gel zaman…git zaman…koş zaman…tut zaman… masal yılan hikayesine dönmüş…yılan hikayesini de başka bi zaman anlatırım sewgili minikler…gökten üç göktaşı düşmüş bi tanesi herkese yetmiş…hadi yatın uyuyun bakim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

FMK

FMK
bir FİKİR ATÖLYESİ fikridir!!! :)